Menü

30 Eylül 2014 Salı

Bodrum Gezisi

Bodrum merkezinde küçük bir gezintiye ne dersiniz?
Pek çok tatil beldesine oranla toplu taşımanın daha yaygın olduğu Bodrum’a tüm köylerinden özellikle yaz aylarında sık aralıklarla minibüs seferleri vardır. Biz de ekipmanı yüklenip atladık bir dolmuşa ve geldik Bodrum merkeze.

Bu tip gezilerde amaç, fotoğraf çekmek olunca ekipmanı taşımak için en pratik ve rahat yöntemi tercih etmek istiyorsunuz. Sırt çantası, bu açıdan hem çok kullanışlı hem de objektif çeşitliliği adına en iyi yöntem.

Bodrum merkezde son durak olan Otogar tarafında minibüsten indikten sonra şehrin kalabalığına karışmaya hazırız. Özellikle yaz aylarında, yerli yabancı turistlerin akın ettiği Bodrum, 24 saat hayatın hiç durmadığı, güzelliği ile gören herkesi kendine hayran bırakan büyüleyici, canlı, bambaşka bir dünyadır sanki.

Otogardan çarşının içine doğru yürüdüğünüzde hem denize hem belediyenin ve Kızılhisarlı Mustafa Paşa Camii’nin olduğu şehir merkezine ulaşırsınız. Tam bir yol ağzı olan bu noktada yüzünüzü denize çevirdiğinizde, soldaki yol Tarihi Bodrum Kalesi’ne, sağdaki yol Bodrum Marina’ya, sol arkanızdaki yol ise Bodrum Çarşısı’na gider.

Biz deniz kenarına vardığımızda güneş batmaya hazırlanıyordu. Meydanda biraz ısınma turu niyetine ne görsek çekmeye başladık. Saat ışığın en güzel geldiği zamandı. Bu ışık şöleni içinde denizdeki yansımalar, bin bir renk geçişi derken biz de kendimizi bu akışa, ışığın büyülü dünyasına bıraktık.

Bu arada gözümüze upuzun bir iskele çarptı. Sağlı sollu yatlar, tekneler ve yelkenliler vardı. İskelenin ucuna kadar ilerleyip denize arkamızı dönünce Bodrum’u sanki denizin üstünden izliyormuşuz gibi hissettik. Gezinin bu anlarında tele objektif tercih ettim. Teknelerin detayları bir harikaydı. Aynı zamanda güneşin yavaş yavaş sarıdan turuncuya geçişi, denizi, tekneleri ve bembeyaz Bodrum evlerini sanki bir renk cümbüşüne boyadı. Bodrum’u Bodrum yapan görülmeye değer bir sahne.

Güneş yavaş yavaş veda ederken biz de turumuzu marina tarafına doğru kaydırdık. Solumuzda gezi tekneleri bizlere gün batımında güzel bir seyir imkanı sundu. Sağımızda ise restaurant ve barlar, akşamın olmasıyla hareketlenmeye başladı.

Sanırım ufak bir molayı hak ettik. Bodrum Kalesi’nin hemen yanında yer alan Bodrum Denizcilik Derneği’ne ait kafede yine yat ve tekne manzarası eşliğinde çayımızı yudumladık.
Ardından çarşı tarafına yöneldik ancak artık hava iyice kararmıştı. Bodrum Çarşısı ışıl ışıl bir yer. Bu sebepten makinalarımızdaki hassasiyet değerini arttırıp çarşının içinde de çekime devam ettik. Son durağımız Penguen Pastanesi’ydi.

Bodrum için tarihi mekanlardan biri sayılan ve Zeki Müren’in zamanında uğrak yeri olan Penguen’de,  özellikle hava karardıktan sonra, müthiş Kale manzarası eşliğinde enfes dondurmasının tadına mutlaka bakın. Biz tattık, midemizi renklendirdik ve bu keyifle Turgutreis’e doğru yola çıktık.  

















2 yorum: