Bodrum merkezinde küçük bir gezintiye ne dersiniz?
Pek çok tatil beldesine oranla toplu taşımanın daha
yaygın olduğu Bodrum’a tüm köylerinden özellikle yaz aylarında sık aralıklarla minibüs
seferleri vardır. Biz de ekipmanı yüklenip atladık bir dolmuşa ve geldik Bodrum
merkeze.
Bu tip gezilerde amaç, fotoğraf çekmek olunca ekipmanı
taşımak için en pratik ve rahat yöntemi tercih etmek istiyorsunuz. Sırt
çantası, bu açıdan hem çok kullanışlı hem de objektif çeşitliliği adına en iyi
yöntem.
Bodrum merkezde son durak olan Otogar tarafında
minibüsten indikten sonra şehrin kalabalığına karışmaya hazırız. Özellikle yaz
aylarında, yerli yabancı turistlerin akın ettiği Bodrum, 24 saat hayatın hiç
durmadığı, güzelliği ile gören herkesi kendine hayran bırakan büyüleyici,
canlı, bambaşka bir dünyadır sanki.
Otogardan çarşının içine doğru yürüdüğünüzde hem
denize hem belediyenin ve Kızılhisarlı Mustafa Paşa Camii’nin olduğu şehir
merkezine ulaşırsınız. Tam bir yol ağzı olan bu noktada yüzünüzü denize çevirdiğinizde,
soldaki yol Tarihi Bodrum Kalesi’ne, sağdaki yol Bodrum Marina’ya, sol
arkanızdaki yol ise Bodrum Çarşısı’na gider.
Biz deniz kenarına vardığımızda güneş batmaya
hazırlanıyordu. Meydanda biraz ısınma turu niyetine ne görsek çekmeye başladık.
Saat ışığın en güzel geldiği zamandı. Bu ışık şöleni içinde denizdeki
yansımalar, bin bir renk geçişi derken biz de kendimizi bu akışa, ışığın büyülü
dünyasına bıraktık.
Bu arada gözümüze upuzun bir iskele çarptı. Sağlı
sollu yatlar, tekneler ve yelkenliler vardı. İskelenin ucuna kadar ilerleyip
denize arkamızı dönünce Bodrum’u sanki denizin üstünden izliyormuşuz gibi
hissettik. Gezinin bu anlarında tele objektif tercih ettim. Teknelerin
detayları bir harikaydı. Aynı zamanda güneşin yavaş yavaş sarıdan turuncuya
geçişi, denizi, tekneleri ve bembeyaz Bodrum evlerini sanki bir renk cümbüşüne
boyadı. Bodrum’u Bodrum yapan görülmeye değer bir sahne.
Güneş yavaş yavaş veda ederken biz de turumuzu marina
tarafına doğru kaydırdık. Solumuzda gezi tekneleri bizlere gün batımında güzel
bir seyir imkanı sundu. Sağımızda ise restaurant ve barlar, akşamın olmasıyla
hareketlenmeye başladı.
Sanırım ufak bir molayı hak ettik. Bodrum Kalesi’nin
hemen yanında yer alan Bodrum Denizcilik Derneği’ne ait kafede yine yat ve
tekne manzarası eşliğinde çayımızı yudumladık.
Ardından çarşı tarafına yöneldik ancak artık hava
iyice kararmıştı. Bodrum Çarşısı ışıl ışıl bir yer. Bu sebepten
makinalarımızdaki hassasiyet değerini arttırıp çarşının içinde de çekime devam
ettik. Son durağımız Penguen Pastanesi’ydi.