Uzun zamandır planladığımız Beypazarı gezisini sonunda geçen Cumartesi gerçekleştirdik. Dört kişilik bir ekiple sabah erken yola çıktık. Keyifli geçen bir yolculuğun ardından Beypazarı'na vardığımızda herkes çekim yapmaya hazırdı. Makinelerimizi aldık ve şehir içinde tura başladık.
Ilk durağımız Beypazarı'nın en yüksek noktası olan Hıdırlık Tepesi'ydi. Manzara çekimi için ideal olan bu tepe ayrıca Beypazarı'nın eski ve yeni halini mimari açıdan çok daha net görmemizi sağladı.
Hava oldukça sıcaktı. Öğlen güneşi zorlamaya başlayınca çekim için ya gölge alanları tercih ettik ya da dik ve sert gelen güneş ışığından olabildiğince kaçındık.
Gümüş işçiliği ile meşhur Beypazarı çarşısında gezerken hediyelik eşyaları, takıları, yöre kadınlarının açtığı tezgahları hem inceledik hem fotoğrafladık.
Sokak dokusunun zenginliği ve evlerin mimari yapısının güzelliği sayesinde ara sokaklarında dolaşırken de bayağı bir kare yakaladık. Ayrıca eski bir Beypazarı evi örneği olan Müzesi'ni de gezmenizi tavsiye ederiz.
Fotoğraf açısından oldukça verimli geçen bu gezinin mutluluğu ile cebimizde güzel karelerle dönüş için harekete geçtik.
Sıra geldi öğle yemeğine... Yöresel mutfağı ile meşhur bu yerde Tarhana Çorbası, Yaprak Sarma, Beypazarı Güveci ve baklavadan (80 kat yufka) oluşan menüyü mutlaka deneyin.
Bu yoğun günün sonuna doğru bir yorgunluk kahvesini haketmiştik. Ara sokakların birinde küçük, şirin bir kahvede, sedirler üstünde Türk kahvemizi yudumladık, soluklandık... Gerçekten çok iyi geldi. Tabi ki Beypazarı'ndan ayrılmadan önce meşhur Beypazarı kurusu, havucu ve havuç lokumundan almayı ihmal etmedik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder